25 Nisan 2008 Cuma

Sinemada uçma fikri İKİ2:The Rocketeer



İllüstratör Dave Stevens'ın ucuz magazin dergilerine basılan maceraları sevenler için unutulmaz olan çizgi roman kahramanı The Rocketeer (roketçi) casusların ülkeler içinde cirit attığı ve uluslararası arenanın giderek gerildiği iki dünya savaşı arasında kalan zaman diliminde geçen sözde Amerikan adalet ve cesaretini gözümüze sokan propaganda temelli kahramanlık öyküsüdür.
Bu dönemde normaldir ki yapılan pek çok icadın silah sanayi ekseninde geliştiği ve tasarlındığına tanık oluruz, işte 30'lu yıllarda varlık gösteren Rocketeer'i dönemsel-yerel bir kahraman haline sokan özelliği kişsel bir ulaşım keşfi olan sırtında taşıdığı (ya da roketin roketçiyi taşıdığımı desek!) roketidir. Çizgi romanda daha sonrasında sinema filminde arz-ı endam eden icadımız sırtta taşınabilecek kadar hafif, oratalam ağırlıkta ki pilotu saniyeler içinde gökyüzünde yüzlerce metre ilerleyebilecek kadar güçlü, her iki elle kontrol edilebilen, pilotun başıya dümen ettiği ele avuca sığmayan, hikeyinin konusu gereği Alman piyadeleri için tasarlanmış ulaşım-istila aracı olarak ortaya çıkar, tesadüf eseri asıl kahramanın eline geçer vesaire vesaire...

Ancak sinemanın ara ara serüvenlerinin içine kattığı çanta görünümlü bu fantastik roket tastamam bir hayal ürünü değildir, bir başka hayal ürünü olan ama zamnal ayakları yere basan bir icadın (tüm icadlar öyle değilmidir zaten) sinema düşüleri için sık sık değişikliğe uğratılmış, aksiyona dayandırılmış halidir. Esasen "RocketPack" ya da "JetPack" isimleriyle gerçektende varolan çanta-roketin Rocketeer çizgi romanıyla orataya çıktığı yıllarda bir fikir olarak ortaya çıktığını, geçmişin(ve halen günümüzünde) ulaşım- icat tarihinde bir aşama olduğu meraklısınca bilinir. Romanda geçen maceraların seyretiği tarih olan 30'lu yılların başında tasarimcisi "Alman" profesor Hellmuth Walter tarafından geliştirilen Walterboat olarak bilinen motorlar ve denizaltilarda kullanılmasıyla daha üstün bir hale gelineceğine inanılan hidrojen peroksit yakıtı kendi oksijenini içinde barındırması özelliği sebebiyle güçlü bir fikir olarak ortaya çıkar. Bu fikir ve uygulama dönemin en üstün askeri yapılanmasına hazırlanan Alman ordusunda , pasifik denizaltı operasyonları döneminde prototip ve seri uretime geciş aşamasinda bir kac modele uygulanır ve kısmi başarıya ulaşır. Lakin yakıt olarak kullanilan h2o2 (hidrojen peroksit) son derece yanici ve parlayicidir. Ayrıca bu tür denizaltilarin yapimi ve işletilmesi cok zor ve pahali hale gelir. En büyük kusuru ise bomabaların, kurşunların hedefi halindeki araçları bu yakıtla savaş ortamına sürülmesi de çok risklidir diğer yandan (allahtan) h2o2 bulmak o dönemde hiç kolay degildir, bulundugu kadarı da ayni yakıtı kullanan v2'lere harcanmasıda cabasıdır.. Bu sebeplerden dolayı hiç bir zaman savaşa surulup performansindan faydalanılacak gunleri göremedi. Ancak bir savaş aracı olarak vazgeçildiği noktada kalmayan bu icad kimi hayalpersetler için peşi hemen bırakılcak bir buluş değildi. Yeterince etkileyici olan bu itici gaz fikri Bell Aerosystems tarafından biraz daha değiştirilerek geçen aman içinde çok daha masum bir buluşla 1953'de ürettiği roketli donanımlı çantayla ortaya çıkıverdi. Tüplerin içinde hidrojen peroksitle dolu olan bu çanta havada ancak 20 saniye gibi kısa bir zaman için kalabilmesi ve yakıtının çok pahalı, icadında tehlikeli olması nedeniyle yeterli ilgiyi görmedi .Ancak roket sırt çantasının bir kopyası olan icadın orijinali, dönemin bu tür icatlar için en uygun olduğu James Bond filminde Bond rolünü canlandıran aktör Sean Connery tarafından Thunderball filminin açılışında kullanılmasıyla sinemayla ilk sıçrayışını yaptı. 1970'de tasarımı iyileştirilmiş jet kemer tekrar üretildi. Bu kez havada kalınan süre 5 dakikayı buluyordu.Bell Aerospace'in bu yeni Jet Pack projesi, 25 dakika uçuş süresi ve 128km/sa hız sunacaktı. Ancak proje karmaşıklığı nedeniyle yine iptal edilmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder