Söz konusu olan Sinema ya da Tv filmlerinde,işlenen konunun görünür bir "tema" önünde canlandırılması olunca,aslında yukarıda ki başlıkta olduğu gibi seçilmiş bir konu ya özgü bir sınırlamala ile filmleri sınıflandırmanın çok zor olacağı meydandır.Örneğin,seçimimiz "filmlerde ki klasik arabalar"la ilgili görüntülerse pekala bir aşk ya da korku filminin içinde bir ya da bir kaç sahnesinde -filmin genel işlenen- konusunun aksine çarpıcı bir araba sahnesi bulabiliriz,hem de yalnızca bir kaç saniye için.Hatta bu film içindeki sahne sinema tarihinin en ünlü sahnelerinden biri de seçilebilir zaman için de ,oysa yönetmenin belkide filmi için arabalarla ile ilgili bir iddiası yoktur.Yönetmenin anlatmak istediğinin aksine çektiği filmi "klasik arabalı" o malum meşhur filmlerden yapamıyacağı gibi sahnede arz-ı endam eden arabayı da meraklısının ilgisinden de kaçıramaz.Ve elbette filminin bu tema ile hatırlanmasına da engel olamaz,neticede takdir seyircinindir,yönetmenin tüm niyetine ve çabasına karşın.Ancak biz bu yazımız da başlığımız altında "yalnız Türk" seyircisini şu ya da bu şekilde ulaşmış yapımları bir araya getirmeye çalışarak görece daha kolay bi sınıflama yapacağız,elbette yazarın dağarcı kadar sınırlı olacaktır bir araya getirilenler.
91 Yapımı İngiliz-Amerikan ortak yapımı film aksiyon-dağcılık türünde olmasına karşın dağcılığın gerçekliğine en çok uyan filmlerden biri.Konusu, adı ölümlere çokça karışmasıyla sivil kamuoyunca en bilinen hale gelen K2 dağının üstüne kurulmuş bir tırmanış filmi.Dünya'nın en yüksek (çok önceleri uzun zaman yeryüzünde ki en yüksek dağ olarak biliniyordu) ikinci dağı olması ve Pakistan sınırları içinde Karakurum sıra dağlarında bulunması sebebiyle adı -K2- olarak literatüre geçen bu zirve aynı zamanda yüksekliği sekiz bin metreyi geçen en kuzeyde ki dağ.Bu sebeple emsallerinden çok daha sert bir iklime sahip olması ,birbirine zıt iki karakterde ki dağcı arkadaşın macerasının da konusu oluyor.Otoritelerce K2 dağında ki her tırmanışın bir macera sayılması aslında filmde ki aksiyon adına çok da makul bir seçim olduğunu gösteriyor.Ayrıca başarılı müziklerini de "Gladyatör" filminden tanıdığımız Hans Zimmer tarafından yapılması bu etkiyi kuvvetlendiriyor.
Dünyanın en yüksek 14 zirvesine oksijensiz tırmanmış olan Amerikalı dağcı Ed Viesturs'un da oynadığı,yine K2 dağı üstünde ki efsanevi hava üstünden gişelere oynayan,teknik alt yapısı ile çok başarılı olma şansını bulmuş ancak kotardığı akıl dışı ve yersiz aksiyonla bir dağcılık filmi olmaktan çıkarıp klişe bir hollywood aksiyon filmi haline getiren bir yapım.
Tibette yedi yıl/Seven Years ın Tıbet
The Mountain/Fedakar dağcı
1956 yılına ait film Hindistan-Fransa seferini yapan uçağın yaşadıkları köyün yakının da ki bir dağa çakılması üzerine yola çıkan,farklı niyetler taşıyan iki kardeşin kurtarma hikayesini konu alıyor.O döneme özgü olarak neredeyse tamamı stüdyoda çekilerek arzuladığımız gerçek arka plan görüntülerini bulamayacağımız ama dönemin dağcılık tekniklerini gayet güzel bir biçimde göz önüne getirmesiyle seyri ilginç ve keyifli olan bir film.
Fransız fotoğraf sanatçısı Eric Vall'nin Himalaya dağları ile Tibet sınırı arasında bulunan ve 1956 yılına kadar haritalarda bile gösterilmeyen Dolpo’da yaşayan otantik Tibet kültürünün temsilcileri olan 4 bin 500 kişilik Budist topluluğunun yaşantısını yarı sinema yarı belgesel diliyle anlattığı ödüllü filmi.Önde titizlikle seçilmiş etkileyici görüntüler,arkasında Bruno Coulais gibi dev bir kompozitörün müzikleri ve gerçek hayattan alınma samimi oyunculukla baş döndürücü bir yapıt.
Jeremiah Johnson
Çizgi roman dünyasının kült anti-kahramanı "Ken Parker" ın doğrudan ilham kaynağı olan
The Eıger Sanctıon/Eiger'de İnfaz
Yazdığı casusluk merkezli kitaplarda dağ ve dağcılığı da yer veren yazar Trevanian'ın "infazcı" adlı romanından sinema uyarlanan;sanat danışmanı,entelektüel,devlete çalışan bir infazcı ve en önemlisi yetenekli bir "dağcı" olan Jonathan Hemlock'un hikayesinin anlatıldığı sinema filmi olan "the Eiger Sanction" Eastwood hayranlarının bile pek azının bildiği kıyıda köşede kalmış bir film.Yönetmenliğini de yaptığı filminde Eastwood kimi tırmanış sahneleri de -her ne kadar göze batan hatalar içerse de- dublörsüz oynayarak ta hayranlarının gönlünü kazanmıştır.İnfazcının,Amerika da başlayan tırmanış macerası İsviçre Alplerinin en zor rotalarından kabul edilen Eiger dağı kuzey yüzünde devam eder.(filmin çekildiği sırada R. Messner bir tesadüf olarak kadim dostu Peter Habeler ile yüzeye bir çıkış gerçekleştirir)Gerçek tırmanış sahnelerinden birinde dublörlerden birinin ölmesi ise film üstünde bir başka havanın ortaya çıkmasını sağlamış,hatta bu durum yazarın bir başka kitabında (Şibumi) konu edilmiştir.
Yine gerçek bir hikaye ve yine Güney Amerika...ama bu kez yarı belgesel bir yapım.Dağcı/yazar Joe Simpson'in aynı adlı kitabından uyarlanmış film, 85 yılında daha önce kimsenin çıkışını yapamadağı Peru da bulunan Siula Grande zirvesine tırmanırken başlarına gelen akıl almaz kaza ve sonrasında yaşananların aktarıldığı etkisi gücünde ders niteliğinde yapımlardan.
Discovery Channel'in 2006 yılında Everest'e çıkmaya çalışan ticari bir grubun başından geçen iki aylık süreci adım adım ve tek tek ekip üyelerinin gözünden anlattığı,gerçekçi ve objektif olmayı başarmış 6 bölümlük belgeseli.Troposferin üçte ikisini geçerek oksijenin az olduğu üst katmanlara ulaşan zirvesinden dolayı yaşanan oksijen eksikliği, hızı saatte 100 km ye varan sert rüzgarları ve zaman zaman -70 dereceye kadar düşen aşırı soğuyla yukarı yamaçlarda herhangi bir hayvan ya da bitkinin yaşamasına olanak vermeyen doğasıyla,ona tırmanamayı başaran insanlara yaşadığı ülkelerde itibar kazandırmayı başaran efsanevi bir dağın üstüne yapılmış sayısız dökümandan sadece biri.Everest dağının coğrafyasını,yüksek irtifa dağcılığını,sadece geçimlerini sağlayabilmek için dağa tırmanan şerpaları,büyük paraların harcandığı ticari ekspedisyonların gerisinde olup bitenleri,başarı,hırs ve azim gibi pek çok insani duyguyu bizlere kendi "ben merkezci" bakış açılarından anlatan yerel yıldız dağcıların aksine fikirlerimizi değişterecek kadar gerçeğe yakın kurgulanmış başarılı bir yapım.
Türk dağcıları içinde yıllar yılı yegane tırmanış videosu kaydı olarak dilden dile elden ele dolaşan bir başka kaya tırmanış film efsanesi;Chris Sharma'lı Dan osman'lı 5 dvd'lik Masters of Stone serisi.
Bugüne kadar binden fazla dağcının tırmanmayı denediği ve iki yüze yakınının (bunun üçte biri şerpa) bu uğurda öldüğü,dünya nın en yüksek ve en popüler zirvesi Everest dağı üstüne bu kez National Geographıc yapımı olan bir başka belgesel .Dağın ilk çıkışını 1953 yılında gerçekleştirmeyi başaran İngiliz dağcı Sir ünvanlı Edmund Hillary ve Nepal'in şerpa kabilesinden sirdar Şerpa Tenzing Norgay 'ın ilk çıkışlarının üzerinden elli yıl sonra oğulları Peter Hillary ve Jamling T. Norgay ile yedi kez zirveye çıkmış Pete Athans'ı bir araya getiren belgesel,iki ayrı rota üzerinden yapılan zirve çabaları ekseninde,dağın keşif tarihi,kültürü ve şerpaların yaşamı üstüne ayrıntılar ortaya koyan tatmin edici bir yapım.
Anthony Hopkins (Charles Morse) ve Alec Baldwin (Robert Green) ilişkileri olduğu ortak bir kadın sebebiyle birbirlerinden gizli gizli nefret giden iki adamdır.İçinde bulundukları uçağın Alaska da yabani hayatın hüküm sürdüğü bir alana düşmeleriyle kurtulabilmek adına birlikte mücadele etmek zorunda kalmaları;iki farklı karakterde ki adamın birbirlerine ve doğaya karşı giriştikleri varolma mücadelesi etkileyici bir maceraya dönüşür.
Seyredemediğim ama festival ya da farklı yerlerde gösterim şansı bulnuş diğer yapımlar:
KAN, TER VE ÇÖREKBritanya'nın en iyi serbest tırmanıcılarından ikisi, Yosemite'in en muhteşem granit yığınlarından birine, bin metrelik El Capitan'a, en zor rotasından, hem de hiçbir uzun duvar deneyimleri olmamalarına karşın tırmanmaya karar verirler. Çörek diyetiyle işe koyulan tırmanıcılar Rich Heap ve Neil Bentley, bu ihtiyar duvarın baş döndürücü heybeti ve dallanıp budaklanan çatlaklarına kafa tutmaya hazırdırlar. Ardarda sıkıntılarla yoğrulmuş, tutku ve mizahın sızdığı olağanüstü çekimleri olan bu filmde düşey dünyada geçirilen 6 günlük yaşam içten bir bakışla anlatılmaktadır.
YERLE GÖK ARASI
1942’den beri rehberlik yapan ve 1000'ün üzerinde tırmanış gerçekleştiren Gaston Rebuffat'nın Fransız Alplerinde en dikkate değer bulduğu 5 tırmanışın hikayesinin anlatıldığı film, rehberlik üzerine. İtalya'da gerçekleştirilen ve 17 ülkeden 57 filmin katıldığı 10. Uluslararası Dağ Filmleri Festivali'nde Büyük Ödül'ü almış. Fransız yapımı olan film, türkçe seslendirilmiş ve kullandıkları ip, ekipman ve teknikler itibarı ile tarihi bir belge niteliği taşıyor.
MONT BLANC’DA FIRTINA
Hannes (Sepp Rist), Mont Blanc’ın sarp ve ıssız bir köşesinde yaşamakta ve dünya ile arasındaki tek bağ olan telgrafı kullanarak Avrupa’ya hava raporu göndermektedir. Günlerini telgraf aracılığıyla güzel astronom Hella ile yazışarak ve kendisine erzak getiren pilotu (Ernst Udeth) beklemekle geçirmektedir. Bir gün kar fırtınasına yakalanır ve eldivenini düşürür. Kulübesi de fırtınadan zarar görmüştür. Ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalan Hannes çaresiz Chamonix’ye S.O.S göndererek yardım ister… Bir aşk hikayesi üzerine kurulu bu romantik dağ filmi, “Dağ Filmi” janrının yaratıcısı usta yönetmen Arnold Fanck’in en başarılı filmlerinden biridir. Film aynı zamanda “Dağ filmleri” tarihinin başyapıtlarından olması ile de dikkat çekiyor… Filmin kadın oyuncusu Leni Riefenstahl dalgıç, fotoğraf sanatçısı, sinema yönetmeni gibi pek çok ünvanın da sahibidir. Hitler’in propaganda filmlerini çekmesi savaş sonrasında başını çok ağrıtmıştır. Yönettiği filmlerde kullandığı kamera ve montaj tekniklerinin dahiyane olduğu bütün sinema otoritelerince kabul görmüş, Holywood'un ünlü yönetmenlerinden George Lucas tarafından “Tüm zamanların en büyük kadın yönetmeni” diye anılmıştır..
KLIMANJARO
Film, her biri geçmişte yaşadığı trajik kazalar sonucu engelli olan dört tırmanıcının Afrika’nın en yüksek dağı olan Klimanjaro’ya tırmanışını anlatıyor..
EVEREST : BARIŞ İÇİN TIRMANIŞ
Nepal, Tibet, İsrail, Filistin, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve A.B.D.'de çekilen film, farklı inanç ve kültürlerden dokuz 'Barış tırmanıcısı'nın dünyanın en yüksek dağının zirvesine olan olağanüstü yolculuğunu konu alır. Filmin merkezinde Filistinli Ali Bushnaq ve İsrailli Dudu Yifrah ve Micha Yaniv yer alır. Farklılıklarını bir kenara bırakıp bir araya gelirler ve dünyanın en yüksek zirvesine olan denemelerinde takım çalışması ve işbirliği içine girerler. Yıllar boyu süren acımasız bir savaşta birbirine düşmanlık beslemiş iki toplumun bireyleri olarak her biri haklı taraftan olduğuna inanan bu insanlar şimdi Everest yolculuğunda takım arkadaşıyla olan dayanışmanın bir ölüm kalım meselesi olduğunun farkındadırlar… Seslendirmesi ünlü aktör Orlando Bloom tarafından yapılan ve Dalai Lama tarafından "Olağanüstü Başarı" olarak adlandırılan film yalnızca tipik bir Everest filmi değil. Barış, savaş ve insan ruhuna dokunan toplumsal bir belgesel - aynı zamanda bugüne kadar çekilmiş en nefes kesici Everest sahnelerinin ve zirve yakınlarında yaşanan dramatik bir kurtarılışın anlatıldığı ilham verici bir film. …
ZURABİ
Zourab Sudjachvili, Kazbek Dağı’na onu fethetmek için çıkmıyor. 5000 metreden fazla yüksekliği olan bu dağa saygı duyuyor ve kutsal bir yer olarak görüyor. Hayatı Gürcistan’ın en güzel bölgelerinden birinde geçiyor.
PİTZ PALU’NUN BEYAZ CEHENNEMİ
Dağcı Dr. Johannes Krafft (Gustav Diessl)’ın karısı bir dağ gezisinde buzul çatlağına düşerek hayatını kaybeder. Dr Kraft bunun kendi hatası olduğunu düşünür. 10 yıl sonra yeni evlenen Karl Stern (Ernst Petersen) and Maria Majoni (Leni Riefenstahl) balayları için bir dağ kulübesine gelirler. Kulübede karısının ölümünden kendisini suçlayan ve o zamandan beri karısını aramakta olan Dr.Krafft ile tanışırlar. Hep beraber Pitz Palu’ya tırmanmak üzere yola çıkarlar ancak fırtınanın yaklaştığından haberleri yoktur… “Dağ Filmi” janrının yaratıcısı usta yönetmen Arnold Fanck’in bir başka başarılı eseri olan film özellikle “Dağcılık” ve “Dağ kurtarma” operasyonlarının yüzyıl başındaki durumu hakkında fikir vermesi açısından belge niteliği taşıyor.
BERHAULT
30 yıllık kariyeri süresince Patrick Berhault, muhteşem ilkler ve büyük girişimlerden oluşan bir dizi özgün başarıya imzasını attı. Fakat her zaman için etkileyici yanı, insanlığı, alçakgönüllülüğü ve yüksek etik standartları oldu. Olağanüstü bir kişilikti ve bazı yönleriyle eşsizdi. Berthault gerçek bir dikey sanatçıydı. Onu 2004 yılında İsviçre Alplerindeki Dom’un eteklerinde kaybedişimiz dağcılık camiasını derinden sarstı. Onun etkileyici başarılarının üstünde ve ötesinde, gerçek Berhault hakkında ne biliyoruz? Bir kaç nesil amatör ve profesyonel tırmanıcılar ve dağcılar tarafından saygıyla anılan bir kahraman mıdır? Ve de kıskançlığın ve arkasından çekiştirmenin sıradan olduğu bir spor dalında neredeyse herkes ona niçin saygı duymaktadır? Nadir bir insanın bu içtenlikli portresi işte bu sorulara yanıtlar sunuyor. Yaşam boyu arkadaşı Patrick Edlinger, ilk fimlerini yöneten Laurent Chevallier ve onun son tırmanışında yanında olan Philippe Magnin onun hem aleni ve hem özel dünyasında bize rehberlik ediyorlar. Onların benzersiz tanıklıkları sıradışı bir tırmanıcının kişiliğine, yapmayı üstlendiklerine ve yaşam tercihine ışık tutuyor.